Bursa, 24.Mart.2008
İÇİMİZDEKİ ÇİNLİLER VEYA KUR DÜŞTÜ MÜ YÜKSELDİ Mİ?
Bugün , gazetelerden birinde , Euro’nun 2.00 YTL. Sınırına ulaştığından dolayı yabancıların Türk ihracatçı ve imalatçılarından fiyatta indirim istediği ve buna karşılık Türk ihracatçının hayır az önce 1.90 YTL. Oldu cevabı ile günü kurtardığını yazıyordu.
Uzun zamandır, bütün tüccar, sanayici, imalatçı ve ihracatçıların bildiği ve belirttiği gibi, dalgalı kur (nasıl dalgalı kursa) rejiminde döviz kurları bir türlü yükselmiyor ve buna karşılık ise gerek işçilik, gerek genel imal giderleri, gerek hammadde ve enerji fiyatları devamlı artıyor. Maalesef maliyetler artıyor. Oysa döviz kuru sabit kaldığı için ihracatçı artık zarar etme seviyesine geldi. Her an, herhangi bir ihracatçı veya imalatçı havlu atarak fabrikasını kapatabilir şikayetleri artmaya başladı.
Bir çok sanayici arkadaşım da aynı dertten muzdarip, şikayetçi, hasta.
-Yabancılar, bizim maliyetlerimizin arttığını kabul etmiyor, üstelik de kur aşağı gittikçe bir de indirim istiyorlar diyorlar.
-Ben de, peki kardeşim, siz de zam isteyin . Malınız kaliteli, bakın, dünyada hammadde fiyatları artıyor. Demir, çelik fiyatı arttı, hatta tekstil hammadde fiyatları bile artıyor. Siz, Çinlinin bir liralık malını yapmıyorsunuz, güçlüsünüz (ver gazı ver gazı değil, hakikaten öyle).
-Hemen bana Türkiye içindeki rakip firmayı söyleyerek, ben ısrar edersem onlar sırada hazırolda bekliyor, hemen daha düşük fiyata teklif verip benim işimi alacaklar cevabını veriyorlar.
Bu cevaplar üzerine 1980 yıllarını hatırladım.
Bu anımı herkesle paylaşmak isterim. O yıllarda Türkiyenin yüz akı firmalardan İpekiş Mensucat T.A.Ş. de çalışıyorum. Bursa’da yünlü yapan Merinostan başka bir de Yıldız Yün fabrikası var. O sıralardaki muhasebecisi- sonradan rahmetli olan- sınıf arkadaşım Ali Rıza. Sahiplerinden biri Hilmi bey. Ayrıca ortaklardan biri ise Anapta da uzun yıllar görev yapan, Busiadda önemli görevlerde bulunan, geçenlerde bir şekilde Busiaddaki ilk kadın olarak da gündeme gelen Beyhan Karabacak.
Bir gün Hilmi bey, bana geldi. Iraktan bir ihale almış 600.000 adet battaniye. Fiyat 26 dolar. O tarihte bir battaniye herhalde 8-10 dolar. Kendi üretim kapasitesi İse belki yılda 15 – 20.000 battaniye. Bize de sipariş verdi. Bütün Türkiye battaniye fabrikaları o yıl Hilmi Bey’e çalıştı ve Hilmi Bey battaniyeleri zamanında teslim etti. Burada Hilmi bey adı altında Yıldız Yün firmasını kasdediyorum.
Geldik ertesi yıla. Bütün Türk battaniye firmaları Irakta, ihalede, kıran kırana bir birleriyle vuruştular ve battaniye fiyatı 6,5 dolara düştü. Bu arada Hilmi Beyin, vergi iadesi ile ilgili olarak da başı Maliye ile belaya girdi. Avukatı ve danışmanı ile birlikte yine bana uğramışlardı. O da ayrı bir hikaye.
Şimdi, niye bunları yazdım. Herhalde anladınız sayın okurlar. Gözlerime bakın anlarsınız demiyorum.
Türkün dünyadaki en büyük rakibi yine Türkler. her birimiz yeni pazarlar, yeni mamuller arayacağımıza bir başkasının pazarına saldırıyor, bir başkasının mamulunun aynısını yapıyoruz ve dünyaya satıyoruz. Kabadayı tabiri kullanalım, kendi ayağımıza firma ve ülke olarak kurşun sıkıyoruz. Sonra da neden topallıyoruz diye soruyoruz.
Bakın bakalım, sizin malınızın aynısını , aynı kalitede, aynı fiyata yapabilen dünyada var mı? Var , var, kim var? Yine Türk firmaları var. Böylece fiyat artıramıyorsunuz ve birbirinizi yıkıyorsunuz. Ben bunca yıllık tecrübemden sonra maliyet artışını, kur artışını , yabancı rakipleri kabul etmiyorum.
Birbirimizle anlaşmayıp birbirimizin kuyusunu kazıyorsak daha çok Pazar kaybeder, fiyatlarımızı yükseltemeyiz. Kendimize gelelim ve biraz da kendi aramızda anlaşmaya bakalım.
Rakibimiz Çin değil biz kendimiziz.
Mısıra, Ukraynaya, Moldavyaya, Bulgaristana gitmek bizi kurtarmaz.
İçimizdeki Çinliden vazgeçelim.
Yeminli Mali Müşavir
Cevdet Akçakoca