Bursa, 05.Şubat.2009
YETER , TEDBİRLER 10 GÜNDE DAHA ALINMAZSA (!)
Dünya ekonomik krizi, Türkiyede Ekim Kasım 2008 ayından itibaren , önce bankacıların piyasayı sıkıştırması, vadeli çekleri tahsil etmeye başlaması ile birdenbire piyasada etkili olmaya başladı.
Yine bir müddet sonra bankacılar, bu defa kredi kullanımlarını kısıtlamaya , yeni kredi vermeyerek, kredi sürelerini uzatmayarak ve krizi bilerek veya bilmeyerek daha fazla tırmandırmaya başladılar.
Derken, dünyada bilhassa otomotiv devlerinin krizden etkilenmesiyle Türkiye otomotiv sektörü krize hem de balıklama girdi , onlara bağlı olarak otomotiv yan sanayii de havlu atmaya başladı.
Tekstil , zaten uzun zaman önce yaptığı boks maçı veya güreşte yerlere serilmişti. Üstüne üstlük, finans krizi olarak başlayan bu dünya ekonomik krizi tekstili tam olarak çökertti.
Tabii, dünyadaki daralma, bırakın ihracat artışını, Türkiyenin başta Rusya ve komşu ülkeler, Avrupa Birliği olmak üzere bütün dünyaya ihracatının azalmasına sebep olmaya başladı.
Gerek ihracat azalması ve gerekse iç piyasadaki daralma , ülkemizde krizin bir üretim krizi haline gelmesi sonucuna ve işsizliğe sebep oldu.
Krizin seyrine baktığımızda ülkemizde böyle bir seyir takip ettiğini görüyoruz.
Krizi tetikleyen sebeplerden en önemlisi de, Sevgili dostum Yalçın Aras’ın yazdığı gibi dedikodu. Herkes batıyor lafları.
Dünyada daha Ekim ayından itibaren harıl harıl krize karşı tedbirler alınmaya, veya hiç olmazsa krizi önleyecek konularda çalışmalar yapılmaya, bir takım paketler açıklanmaya başladı.
Bizim hükümetimizden hiçbir çalışma yok. (!)
Bir takım ekonomistler, yazar çizer takımı ki içinde ben de varım, bu hükümetin Amerika Birleşik Devletlerindeki seçim sonuçlarını beklediğini, seçim döneminde topal ördek denen Amerikan Başkanlarının yerine yenisinin gelmesi halinde piyasalarda açılımlar olacağını ileri sürmekte , sonuçta Şubat ayında Türkiyede krizin etkilerinin azalacağını, hatta olumlu sonuçlar alınmaya başlanacağını iddia etmekte idiler.
Böyle düşünmenin bir başka sebebi de , yapılacak böyle bir hareketle, IMF ile anlaşma yapılmadan, bir diğer deyişle IMF ye ümüğümüzü sıktırmadan hükümet krizi atlatmış ve oy sağlamış olacaktı.
Tam bu sırada Davos krizi patladı. Hükümetin başka hiçbir şey yapmasına lüzum kalmadan oy oranında doğrudan o davranışa bağlı olarak oy patlaması olduğu yönünde kanaat doğdu.
Tamam, iyi onurumuz kurtuldu. Bütün ülke olarak gururla ayağa kalktık ama bu yetmiyor, maalesef yetmiyor.
Bu tip krizlerin en kritik en basit tedbiri devletin yatırım ve cari harcamalarını artırmasıdır. Maalesef ülkemizde devlet harcamalarını hiç ama hiç artırmadığı gibi süregelen müteahhitlik ve enerji alımları , sağlık ödemeleri gibi ödemeler dahil bütün harcamalarında kısıtlamaya gidildi ve aksamalar doğdu..
BU ARADA DA MALİYE BAKANIMIZ MAALESEF HASTANEYE YATTI.
İŞTE ŞİMDİ YANDIK. DİYE DÜŞÜNECEKTİR PİYASAMIZ.
ARTIK MALİYE HİÇBİR ÖDEME YAPMAYACAK DİYECEKTİR İŞ ADAMI.
MALİYE BAKANI HÜKÜMETİN ŞU ANDA EN ÖNEMLİ BAKANIDIR.
MALİYE YETKİLİLERİNİN BU DURUMDA DERHAL ÖDEMELERİ SERBEST BIRAKMASI, ARTIRMASI, MALİYE BAKANININ HASTALIĞI SEBEBİYLE İŞ ADAMLARININ YUKARIDA BELİRTTİĞİM ŞEKİLDE DÜŞÜNMESİNİ ÖNLEYECEK VE GÜVEN GETİRECEKTİR.
Geçen haftadan beri Bursa piyasasında dolaşıyorum, bu krizin atlatılması için en önemli şey GÜVENdir. Zaten krizi doğuran da önce güven bunalımı idi.
Şu anda gördüğüm, piyasada güven kaybolmuş, hükümete de maalesef güven kaybolmuş durumda.
Hani, her zaman anlattığım Nasrettin Hoca hikayelerinden birinde Nasrettin Hoca kaybolan eşeğini şarkı söyleyerek aramaktadır. >Herkes, Hoca sen üzülmüyormusun , insan kaybolan eşeğini şarkı söyleyerek mi arar demiş, Hoca da son ümit şu tepenin arkası , hele orada da eşeği bulamazsam siz seyreyleyin bendeki gümbürtüyü, feryadı, vaveylayı demiş.
Sayın yetkililer,
Türkiye piyasası Nasrettin hocanın eşeğini bulamadığı tepeyi aşmış durumda, eğer 10 gün içinde tedbirler açıklanmazsa artık feryad, figan ve vaveyladan dolayı herkes mefta olacak , bilesiniz(!)
10 gün nereden çıktı demeyin, ben öyle düşündüm.
Yeminli Mali Müşavir
Cevdet Akçakoca