|
MAKALELER |
AFRİKA SICAK MI? (BİR MISIR GEZİSİ)
Bursa, 03.Mart.2010
Mart ayın içinde , tam da vergi beyannamesi vermenin gündemde olduğu, vergilerin ödenmesi zorluğu ile karşı karşıya olunan bir dönemde bu yazı da nereden çıktı, demeyin sayın okurlar. Tam bu dönemde böyle bir yazı yazalım dedik işte.
Vergi , vergi , vergi, aman canım yeter artık. Nasıl olsa fiş kesmek kalktı, nasıl olsa vergi oranlarında indirimden değil de bindirimden bahsediliyor. Vergi desen ne olur, demesen ne olur? Zaten fiş kesmeyi dolaylı olarak vergi iadesi vermediğin için kaldırmışsın. Verginin kayıt içine girmesi için bizim gibi ülkelerde ya havuç verilir veya sopa verilir. Anlaşılan o ki, Türkiye sopayı tercih ediyor. O zaman biz de firavunların ülkesine bir gidelim, havuç mu sopa mı bir de orada görelim dedik.
Ocak ayının 23 ünde İstanbul Atatürk havalimanında 2 saatlik bir uçak yolculuğu ile Mısırın Kahire havaalanına indik. Tekrar bir saatlik iç hatlar yolculuğu ile Luxor havaalanına indik ve orada seyahatimizi sürdüreceğimiz gemiye gittik. Gemimiz, Nil üzerinde 5 yıldızlı otel olan bir gemi. Bu gemi gibi yüzlerce gemi otel Nil üzerinde süzülüyor ve turistleri Mısırın tarihi bölgelerine götürüyor.
Krallar vadisinde kral mezarlarını gezdik. Muhtelif yerlerde tapınakları gezdik. Mısır kültürünün ne kadar eski olduğunu öğrendik. Hatta ilk tek tanrılı dinin Mısırda çıktığını,Amen kelimesinin Mısırdan geldiğini, halen mevcut Müslümanlık, Hristiyanlık ve Yahudilik dininin kökenlerinin de Mısır tarihine bağlı olduğu gerçeğini bir çoğumuz kabul ettik.
Gemiden çıktığımızda pazarlarda, eşlerimizin psikolojik durumları bozuldu. Tabii bizlerin de. Bir kere belirli bir fiyat yok, o zaman ne kadar pazarlık ederseniz edin, tam tabirle kazık yeyip yemediğinizi bilemiyorsunuz. Diğer bir tabirle malın gerçek değerini bilmeniz imkansız. Suyu bile pazarlıkla alıyorsunuz. Ama en kötüsü ne biliyor musunuz? Eline bir kalem veya bir boncuk alan satıcının at sineği gibi size yapışması. Bir çarşıya girdiğiniz anda peşinizde onlarca kişi, etrafınızda onlarca kişi, size bir şey satmaya veya sizin ilginizi çekmeye çalışıyor.
Gündüz, güneş banyosu yapacak kadar ve gemideki havuza girecek kadar sıcak, ama gece ise çoook soğuk. Bir arkadaşımızın sözünü unutamıyorum. Afrika sıcak diyenleri bir yakalarsam! Diyordu arkadaşım.
Eski eserlerin kumların ve çölün hücumu sonucu gömüldüğü ve bu sayede korunduğu anlatıldı bize. Nitekim Lüksorda tapınağın içinde yerden 6-7 metre yükseklikte bir cami var. Zamanla tapınak ortaya çıkınca Cami yukarıda kalmış.
İşte size o caminin bir resmi:
Bu gemi yolculuğunun en enteresan olaylarından biri de , geminin etrafına kayıkla gelen satıcılar. Kayıktaki satıcı, taa aşağıdan 5 kat yukarıya satacağı malı atıyor ve tam da sizin elinize geliyor. Ondan sonra pazarlık başlıyor ve parasını yine 5 kat yukarıdan atıyorsunuz. İşte bir kayıklı satıcı resmi.
4 günlük bir gemi yolculuğundan sonra Meşhur Assuan barajına vardık ve buradan tekrar uçakla Kahireye döndük.
Kahire, 20-25 milyon nüfusa ulaşmış bir şehir olmuş. Piramitler düpedüz şehrin içinde kalmış. Piramitlerin etrafında mahalleler kurulmuş. Şehirde 3 katlı yollar bile yapılmış ama yine heryerde pazarlık ve etrafınızda at sineği gibi yapışkan satıcılar.
Kahirede yapılan geziler sonunda piramitlerin uzaylılar tarafından yapıldığı iddiasının tam bir safsata ve uydurmaca olduğunu anladık.
Buyurun, bir Sfenks ve piramit manzarası .
Kahirede ve bütün Mısırda her şey bahşiş esasına bağlı. Zaten insanların aylıkları 100-150 Türk lirası seviyesinde. İnanır mısınız? Kahirede Tav modern bir havaalanı yapmış, ama tuvalette kağıt yok. Kadın veya erkek tuvaletinde kapıda bir kişi bekliyor ve elinde bir tuvalet kağıdı, sizinle gözgöze gelmeye çalışıyor ve kağıdı uzatıp bahşiş diyor.
Assuan barajı tek başına bütün Mısırın elektrik tüketimini karşılıyor. Bu da Türkiyede tüketilen elektriğin yarısı kadar bir şey. Sanayi çok az olduğu için şehirler pırıl pırıl. Bu yüzden olsa gerek arabaların bir çoğu gece farlarını yakmıyor. Herhalde görmediğin bir arabası olmuş farını yakmış demesinler diye. Yine bir başka şey dikkatimizi çekti. Arabalar çarpık çurpuk. Anlatılanlara göre kaza olduğunda tesadüf denerek birbirlerinin elini sıkıp gidiyorlarmış.
Kuzeyde yeni sanayi bölgelerine yeni fabrikalar kurulmaya başlanmış ve bu konuda da sevgili Türk iş adamları yatırım yapmakta imiş. Kahirede tekrar Türkiyeye dönerken bir işadamı ile yan yana geldik. Türkiyede Kayseriden aldığı bir fabrikayı Mısıra satmış ve şimdi kurulumu ve deneme üretimini tamamlamaya çalışıyormuş.
Zevkli , keyif verici bir seyahatti. Seyahat arkadaşlarımız ise Sevgili Doktor Ceyhun İrgil ve seyahat ekibi idi.
Daha fazla ne yazalim ki Mısır hakkında.
Cevdet Akçakoca
Yeminli Mali Müşavir
|
|
|