Bursa, 13.Ocak.2011
TUNUS VE CEZAYİR OLAYLARI
Tunus bize vize uygulamayan ülkelerdendir. Türkiye’den bir çok kimse gezilerinde Tunusu tercih etmektedir. Bu sebepten ve tarihteki önemini hatırlayarak ailece Tunusa turistik seyahat yapma kararı almıştık bir zamanlar. Kulaklarımızda Yahya Kemalin şiirindeki top sesleri ile Tunus havaalanına indik. Hadi o şiiri hatırlayalım. Süleymaniyede bayram sabahı şiirinden birkaç mısra:
Deniz ufkunda bu top sesleri nerden geliyor?
Barbaros, belki, donanmayla seferden geliyor!..
Adalar'dan mı? Tunus'dan mı, Cezayir'den mi?
Hür ufuklarda donanmış iki yüz pare gemi
Yeni doğmuş aya baktıkları yerden geliyor;
O mübarek gemiler hangi seherden geliyor?
Bu mısralar Malta’ya giderken de kulaklarımda çınlıyordu. Garp ocakları aklıma geliyor, taa 1860 lı yıllara kadar Akdenizde Türk’ün ve burada yani Tunus ve Cezayir’de kurulu bulunan Garp ocakları ve denizcileri ile Akdeniz’in Türk kontrolü altında olduğunu bilenlerden ve bununla iftihar edenlerdenim.
Dediğim gibi Tunus havaalanına indik, Tunus adlı ülkede 1500 km. lik bir gezi de yaptık. Ama ne o tarihteki Kartaca’yı , ne de Osmanlılın garp ocaklarını göremedik. Hiç ama hiçbir iz bırakmamaya sanki yemin etmişler ülkeyi ele geçiren Hristiyan sömürgeciler.
Yine de bey saraylarını ve bazı kuruluşları yok edememişler. Hele hele Türk deyince insanların yüzündeki tebessümü , bakışlarındaki sevgiyi hiç ama hiç yok edememişler.
Yalnız, bu ülkede bir başka olayla daha karşılaştım. Bir kere ülkede tam bir dikta yönetimi var. Bizim ülkemizdeki laikçiler, sanki bu ülkedeki rejim bir matahmış gibi bize sunmaya kalktılardı.
Kayruvan diye bir şehir var. İslamın en büyük ve ilk camilerinden biri bulunur bu şehirde. Gezi esnasında buraya geldik. Meşhur Kayruvan camiini görünce burada da bir namaz kılayım dedim. Ki ben Malta’da bayram namazı kılmış adamım.
Gerek Türk ve gerekse Arap rehber kıvranıp duruyor. Sonunda eh git istersen ama biz gelmeyelim dediler. Ben de namaz kılmak üzere caminin kapısına geldim. Kapı kapalı bir duvar. Kapıyı çaldım, açıldı ve bir adam bana baktı. O sırada 50 yaşlarından daha genç duruyorum. Adama namaz kılacağımı işaretle ve bildiğim yabancı dille anlattım. Abdest gerektiğini belirtti. Tabii, abdestliyim dedim ve adam beni itti , kapıyı da kapattı. Beni içeri sokmadı. Sonradan öğrendim , meğer 50 yaşından gençlere namaz kılmayı yasaklamış ülkenin sevgili diktatörü.
Bu gezinin sonunda, bu ülkede en kısa zamanda bu baskıya karşı özellikle dini temayüllü bir isyan çıkacağından emin olmuştum.
Bu isyan daha önce Cezayir’de çıktı. Şimdi Tunusta başladı, Cezayir’e sıçradı. Sırada Mısır var. Maalesef diktatörlüklerin ve dayatmaların olduğu İslam ülkeleri bu gelişmelere gebe. İsteyen El kaide desin, isteyen Hizbullah.
İnsanlara bazı şeyleri baskı ile kabul ettiremezsiniz.
Cevdet Akçakoca
Yeminli Mali Müşavir