Bursa, 13.Temmuz.2011
DÜNYA NEREYE GİDİYOR? TÜRKİYE BAŞARILI OLACAK MI?
Bu sütunlarda yıllardır, ülkemizin durumunun çok kötü olmadığını, dünyanın bir çok ülkesinin Türkiye’den daha kötü olduğunu, hele gelişmiş denen ülkelerin gerek dış borçlarının ve gerekse cari açıklarının ülkemizden daha iyi olmadığını açıklamış ve bir takım rakamlar vermiştim.
Bilhassa 2009 krizi ile gerçekler ortaya çıktı. Ancaaak, gerçeklerin ortaya çıkması sadece ve sadece ülkemiz insanlarının moralinin düzelmesini sağlamış, fakat dışarıdan gelecek tehlikeleri artırmıştır. 2009 krizi hariç yıllardır büyümekteyiz, hele 2011 ilk döneminde %11 lik büyüme ve dünya rekoru biz bu ülkenin insanlarının daha bir dik, daha bir gururlu durmasını sağladı.
Tamam, gururla, başımız dik olarak dolaşalım da tehlikeleri de göz ardı etmeyelim. Bu yazımızda bazı lehimizde ve aleyhimizde olan faktörleri hatırlatmak istiyoruz.
15.Şubat.2010 tarihli yazımda Yunanistan krizi Türkiyeyi etkiler mi ? başlığı
altında bir inceleme yapmış ve yazımı “hiç kimsenin dedikodu ve spekülasyonlarla uğraşmasına gerek yoktur. Yunanistan, İrlanda, Polonya ve Portekizin krize girmesinin Türkiyeye bir tesiri olmayacağını bilerek ona göre hareket edelim. Spekülatörlere koz vermeyelim “ diye bitirmiştim.
Yazımda İspanya ile dış ticaret ilişkilerimizi de incelemiş ve yukarıdaki
değerlendirmeye İspanyayı almamıştım. Son zamanlarda İspanyanın da durumunda göze çarpar derecede kötü sonuçlar ortaya çıkmaya başladı. İşsizlik %20 leri geçti, insanlar mutsuz ve İspanyaya da her an bir kriz gelebilir. Avrupanın büyük ekonomilerinden olan İspanyanın Avrupa Birliği ve IMF tarafından nasıl finanse edilebileceği üzerinde düşünülmesi gereken bir konu. İspanyanın gerek bizi ve gerekse Avrupa Birliğini etkileyebileceğini düşünüyorum. Bu sebeple İspanya ile iş yapanların daha dikkatli olması gerekir kanaatindeyim.
Avrupa Birliğine gelince şapkasını önüne koyup Türkiyeye karşı tavrını değiştirmesi zamanı geldi geçiyor. Bir müddet sonra gel Türkiye dendiği zaman, Türkiye Avrupa Birliğine dirsek çevirirse söylenecek söz “geçti Borun pazarı” olacaktır tabii Avrupa Birliği için.
Son zamanlarda bölgemizde ve Akdeniz çanağındaki patlamalar ülkemizi çok etkilemedi. Türk insanının çalışkanlığı, ataklığı ve her şarta uyum sağlaması sayesinde Akdeniz çanağındaki eski sömürgecilerin oyunları henüz ülkemize kadar ulaşmadı, ama gerek siyasi ve gerekse iktisadi bakımdan bu oyunlara hazırlıklı olmalıyız, bana göre hükümet şimdiye kadar bu oyunda başarılı görünüyor. İnşallah gerek hükümet ve gerekse muhalefet bu konularda anlaşır da kendi kalemize gol atmayız.
Cari açık bir başka dert.
Yıllardır, cari açık, cari açık diye kıyamet kopuyor, fakat ne ülkenin dış borcu artıyor ve ne de ülke bir ödeme güçlüğü içine düşüyor. Hatta, en son bu Haziran 2011 sonuçlarına göre de dış açığı finanse eden yine birkaç milyar dolarlık bir ne idüğü belirsiz(!) finansman miktarı ülkemize gelmiş.
Artık, bir an önce her şey kayıt altına alınsa da bu ülke hakiki cari açığını bilse diyorum, daha fazla bir söz etmek istemiyorum.
Yani bizim gibi gelişmekte olan ülkelerin kalkınma ve büyümelerini sürdürebilmeleri açısından cari açıkla karşılaşmaları her zaman mümkün. Bu nedenle önemli olan cari açığın varlığı değil, sürdürülebilirliği. O zaman da cari açığı finanse eden kalemlere bakmak gerekiyor. Türkiye’de cari açığı finanse eden kalemler, öncelikle ihracat ve hizmet gelirleri (turizm gibi), arkasından da kısa vadeli sermaye hareketleri, uzun vadeli sermaye hareketleridir. Bizim ülkemizde ayrıca bir NE İDÜĞÜ BELİRSİZ CARİ AÇIK FİNANSMANI İÇİN GELEN DÖVİZLER vardır. Finansal bir krizle karşılaşma riskine karşılık da ülke borçlarının yapısı ile döviz rezervlerine bakılmalıdır. Ülkemizdeki borç yapısı ve Merkez Bankasının döviz rezervinin şu anda yeterli olduğunu görüyor ve dünya ülkelerinin borç yapısını gösteren bir tabloyu aşağıya ekliyoruz.
En fazla toplam dış borcu olan 32 ülkenin 2010 yılı ilk çeyrek itibarıyla toplam dış borçları, 2010 yılı tahmini GSYH’leri, dış borçlarının GSYH’ye oranları ve kişi başına düşen borçları şöyle:
ÜLKE İSMİ Dış borç GSYH 2010 Borcun Kişibaşı borç
milyar dolar Milyar dolar GSYH ye oranı % Bin dolar
1- ABD 13.917,0 14.624,0 95,1 44.893
2- İngiltere 9.123,0 2.258,0 404,0 146.620
3- Fransa 5.123,0 2.555,0 200,5 81.375
4- Almanya 4.969,0 3.305,0 150,3 60.892
5- Hollanda 2.439,0 770,0 316,7 146.971
6- İspanya 2.409,0 1.374,0 175,3 52.349
7- İrlanda 2.250,0 204,0 1.102,9 503.018
8- İtalya 2.456,0 2.036,0 120,6 40.793
9- Japonya 2.038,0 5,390,0 37,8 16.000
10- Belçika* 1.252,0 461,0 271,5 115.604
11- İsviçre 1.191,0 522,0 228,1 152.907
12- Avustralya 1.037,0 1.219,0 85,0 46.648
13- Kanada 1.015,0 1.563,0 64,9 29.786
14- Avusturya 809,0 366,0 221,0 96.573
15- İsveç 893,0 444,0 201,1 95.743
16- Hong Kong 678,0 226,0 300,0 95.197
17- Danimarka 607,0 304,0 199,6 109.844
18- Yunanistan 557,0 305,0 192,6 49.789
19- Norveç 558,0 413,0 135,1 114.087
20- Portekiz 537,0 223,0 240,8 50.484
21- Rusya 469,0 1.476,0 31,7 3.341
22- Güney Kore 409,0 986,0 41,4 8.632
23- Finlandiya 383,0 231,0 165,8 71.216
24- Brezilya 293,0 2.023,0 14,4 1.516
25- Polonya 276,0 438,0 63,0 7.245
26- Türkiye 266,0 729,0 36,4 3.724
27- Hindistan 261,0 1.430,0 18,2 0.210
28- Macaristan 224,0 132,0 169,6 22.370
29- Meksika 205,0 1.004,0 20,4 1.887
30- Endonezya 180,0 695,0 25,8 767
31- Arjantin 118,0 351,0 33,6 2.912
32- Güney Afrika 81,0 354,0 22,8 1.622
Yukarıdaki borçluluk oranlarına baktığımızda ülkemizin durumunun oldukça iyi olduğunu, şimdilik bir takım krizlerden kolay kolay etkilenmeyeceğini görüyoruz. Ama neticede globalleşen bir dünyadayız. Daima tedbirli olmalıyız.
Biz ABD ve diğer bazı ülkeler gibi krizleri çözmek için gordiyomun kılıcını kullanan ülkelerden değiliz. Bazı ülkeler, krizden çıkmak için hemen bir savaş çıkarıveriyor, silah satıyor ve krizden çıkıyorlar. Bizim ülkemiz silah sanayine dayanan bir ülke değil. Bu sebepten dünyadaki krizi ve olayları yakından takip etmeliyiz. Gerçek olsun olmasın cari açığı kapamaya çalışmalıyız.
Cari açığın en büyük sebeplerinden olan enerji ithalini bir şekilde kesmeliyiz. Tüketim malları ithalatını kesecek ve dünyayı da rahatsız etmeyecek özel bir takım engellemeler yapmalıyız.
Fakat her şeyden önce birlik olmalıyız birlik.
Ayrılıkçılık belasını
a. Ömer Seyfettinin topuz hikayesindeki veya
b. Srilanka’daki gibi mi çözeceğiz
c. Yoksa orta yol mu bulacağız
d. Veya pes mi ederek çözeceğiz .
Ülke bu konuda da karar vermelidir. Hiçbir Türk insanı pes etmeyi de düşünmeyecektir zannediyorum. Bana göre hak eden karşılığını almalıdır, bu güzel ülkenin kıymetini bilmeyen cevabını alınca çook pişman olacaktır.
Sonuca gelelim : Bu ülke dik durunca, el ele verince dünyada doğacak bir kriz ülkemizi etkilemeyecektir.
Cevdet Akçakoca
Yeminli Mali Müşavir