Bursa, 1.Aralık.2011
KAPANACAK ŞİRKETLER VE YENİ TTK.
Bugüne kadar yazdığımız bir çok yazıda yeni Türk Ticaret Kanununu işlemeye ve yeni kanun hakkında dilimizin döndüğü, aklımızın erdiği kadarıyla piyasadaki uygulamacılara bilgi vermeye çalıştık.
Yeni TTK nın bir çok tatbikatı değiştireceğini, daha fazla sorumluluk getireceğini, daha modern, şeffaf bir yönetim ve ticaret anlayışı geleceğini anlattık. Ancaaak, Yeni Türk Ticaret Kanununun tatbikinde en büyük handikaplardan birisi de piyasada bulunan, atıl vaziyette duran ve çalışmayan şirketlerdir. Elimizdeki bir çalışmadan aldığımız şirket sayılarını gösterir liste aşağıdadır.
Mükellef Türü 2009
Gerçek kişi 3.292.988
Limited Şirket 555.294
Adi Ortaklık 41.416
Anonim Şirket 79.934
Diğer 86.250
Kooperatif 44.422
Kolektif Şirket 3.025
Adi Komandit Şirket 239
Eshamlı Komandit Şirket 1
Toplam 4.103.569
2010 yılında ise Anonim şirket sayısı 96.652, Limited Şirket sayısı ise 705.096 adettir. Söz konusu rakamlar, Sayın Doç. Dr. Korkut Özkorkut’un bir sunumunda belirttiği üzere Sanayi ve Ticaret Bakanlığı ve Gelir İdaresinin verilerinden alınmıştır.
Gerek 2009 yılı sonu ile ve gerekse 2010 yılı şirket sayılarına baktığımızda çok büyük bir şirket sayısı rakamının bulunduğunu görmekteyiz. Oysa, hepimizin bildiği gibi fiilen bu kadar çok ve çalışan şirket bulunmamaktadır.
Diğer yandan, yeni Türk Ticaret Kanununun getirdiği bilhassa denetim yükümlülüğü gibi bazı konuların yeni masraflar getireceği de açıktır. Sırf, isim olsun diye defter üzerinde kurulmuş, çalışmayan bir çok anonim ve limited şirket ile işlerini bırakmış çok sayıda gerçek kişiler bulunmaktadır. Yine geçmiş yıllarda sırf ve maalesef sahte fatura düzenlemek için kurulmuş şirketlerin veya firmaların da bulunduğu herkes tarafından bilinmektedir.
Yeni Türk Ticaret Kanununun tatbikatı başlamadan önce bu tip şirketlerin bir şekilde piyasadan çekilmesi, kapatılması, yok edilmesi gerekmektedir. Bunu kim nasıl yapacaktır?
Maliye Bakanlığı, bu konunun önemini çok önceden düşünmüş ve Vergi Usul Kanununda (160. maddede) gerekli değişiklikleri yapmakla kalmamış, ayrıca 2004/13 sayılı iç genelge ile de yasa maddesinin çalıştırılması için gerekli açıklamaları da yapmıştır. Fakat bana göre gerek Vergi Usul Kanunun 160 ıncı maddesi ve gerekse 2004/13 sayılı iç genelgede yapılan düzenlemelerle çalışmayan şirketlerin veya sahte belge düzenleyen firma ve şirketlerin kapatılması yetkisi pek kullanılmamıştır.
Şimdi yeni Türk Ticaret Kanunu yürürlüğe girmeden önce Maliye Bakanlığı artık bu yetkilerini kullanarak tabela şirketlerini kapatmalı ve sağlıklı bir Türk Ticaret Kanunu başlangıcı yapılmasına katkıda bulunmalıdır.
Uzun lafın kısası söz konusu 2004/13 sayılı iç genelgeden yapılan alıntılar aşağıdadır.
213 sayılı Kanununun 160 ıncı maddesinin 3 üncü fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiş ve maddenin sonuna aşağıdaki fıkralar eklenmiştir.
“İşi bırakma bildiriminde bulunmayan bir mükellefin işi bıraktığının tespit edilmesi veya yapılan araştırma ve yoklamalar sonucunda bilinen adreslerinde bulunamaması ve başka bir adreste faaliyetine devam ettiğine dair bilgi edinilememesi veya başkaca bir ticarî, ziraî ve meslekî faaliyeti olmadığı halde münhasıran sahte belge düzenlemek amacıyla mükellefiyet tesis ettirdiğinin vergi incelemesine yetkili olanlarca düzenlenen rapor ile tespit edilmesi ve mükellefiyet kaydının devamına gerek görülmediğinin raporda belirtilmesi halinde, mükellef (matrahlı veya matrahsız beyanname verenler dahil) işi bırakmış addolunur ve mükellefiyet kaydı vergi dairesince terkin edilir. Bu durum, ilgili kamu kurum ve kuruluşu ile kamu kurumu niteliğindeki meslek üst kuruluşuna da bildirilir.
Mükellefiyet kaydının terkin edilmesi, mükellefin işi bırakmasından önceki döneme ilişkin yükümlülüklerini ortadan kaldırmayacağı gibi bu tarihten sonra faaliyette bulunduğunun tespiti halinde bu dönemlere ilişkin vergilendirmeye ve sahte belge düzenleme fiilini işleyenler hakkında kovuşturma yapılmasına ve ceza uygulanmasına da engel teşkil etmez.
Bu madde kapsamında mükellefiyet kayıtları terkin edilenlerin kimlik bilgileri ile bunların bastırmış veya tasdik ettirmiş oldukları belgeler ve kullanmış oldukları ödeme kaydedici cihazlara ilişkin bilgiler Maliye Bakanlığınca belirlenecek araçlarla duyurulur.
Bu maddenin uygulanmasına ilişkin usulleri belirlemeye Maliye Bakanlığı yetkilidir.”
Yapılan bu değişiklik çerçevesinde terk işlemleri iki kısımda değerlendirilmiştir.
1. İşi bırakma bildiriminde bulunmayan bir mükellefin işi bıraktığının tespit edilmesi veya yapılan araştırma ve yoklamalar sonucunda bilinen adreslerinde bulunamaması ve başka bir adreste faaliyetine devam ettiğine dair bilgi edinilememesi,
2. Başkaca bir ticari, zirai ve mesleki faaliyeti olmadığı halde, münhasıran sahte belge düzenlemek amacıyla mükellefiyet tesis ettirdiğinin vergi incelemesine yetkili olanlarca düzenlenen rapor ile tespit edilmesi ve mükellefiyet kaydının devamına gerek görülmediğinin raporda belirtilmesi,
hallerinde mükellef (matrahlı veya matrahsız beyanname verenler dahil) işi bırakmış addolunacak ve mükellefiyet kaydı vergi dairesince terkin edilecektir.
Vergi Usul Kanununun 160 ıncı maddesi ve 2004/13 sayılı iç genelge ile yapılan düzenleme çerçevesinde işyerinin kaydının silinmesi için gerekli araştırmalar yapılacak, tutanaklar düzenlenecek, kapanış tarihi tesbit edilecek ve daha sonra da şirketin resen kapatılması kararı verilecektir.
Takdire Sevk İşlemleri :
Mükellefiyet kayıtları bu şekilde terkin edilen mükellefler hakkında mükellefiyetin terkin edildiği tarihten sonraki dönemlere ilişkin takdire sevk işlemi yapılmayacak, beyanname vermeme nedeniyle takdir komisyonuna sevk edilen dosyaların bulunması halinde, bu dosyalar takdir komisyonundan çekilecektir. Mükellefiyetin terkin edildiği tarihten sonraki dönemlere ilişkin olarak takdir komisyonunca karara bağlanan dosyalar ise Vergi Usul Kanununun düzeltmeye ilişkin hükümlerine göre işlemden kaldırılacaktır.
Takip İşlemleri:
Bu İç Genelge uyarınca, mükellefiyet kaydı terkin edilen mükelleflerin, mükellefiyet kayıtlarının terkin edildiği tarihten önceki dönemlere ait borçlarıyla ilgili takip işlemlerine devam edilecektir.
Gerçek veya tüzel kişi mükelleflerin vergi borçlarından dolayı, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun kapsamında kendilerine veya şirket tüzel kişiliğine ait mal varlığına, şirketin kanuni temsilcilerinin ya da ortaklarının şahsi mal varlıklarına haciz tatbik edilmesi, bu İç Genelge uyarınca mükellefiyet kaydının terkinine engel değildir. Dolayısıyla, şirket tüzel kişiliğine ait mal varlığına, şirket müdürünün, ortaklarının veya gerçek kişi mükelleflerin mal varlığına haciz tatbik edilmiş olsa dahi, bu İç Genelgede belirtilen şartların varlığı halinde, şirketin veya gerçek kişi mükellefin mükellefiyet kaydı terkin edilecektir.
Buraya kadar belirttiğimiz hususlar, bir şekilde çalışmasını durdurmuş fakat kapatma işlemini yapmamış, bizzat herhangi bir şüpheli işleme karışmamış şirketler içindir.
İç genelgenin diğer bölümlerinde sahte belge düzenleyen firmaların kapatılması ile ilgili açıklamalar bulunmaktadır. Bu konuları incelemek ve VUK 160 madde ile 2004/13 sayılı iç genelgeden yararlanmak isteyenler, gerek Maliye Bakanlığı sitesinden ve gerekse internetten bu genelgeye ulaşmalı ve şirketlerinin kapatılmasını talep etmelidirler.
İç genelge ayrıca bu konuda ilgili vergi dairesi müdürleri de sorumlu tutularak aşağıdaki düzenleme yapılmıştır.
Vergi dairesinin, vergi kanunları ile kendisine görev olarak verilen, mükellefin tespiti, beyannamenin kontrolü ve kabulü, vergilerin zamanında tarh ve tahakkuku, vergilerin vadesinde tahsili, vergi ihtilaflarının savunulması ve muhasebe kayıtlarının tutulması işlemlerini süresinde ve eksiksiz yapabilmesi esastır. Bu nedenle, vergi dairelerinin faal mükelleflere daha iyi vergicilik hizmeti verebilmeleri ve etkinliklerini arttırabilmeleri için terk konusuna azami özenin gösterilmesi ve bu işlemlerin aksatılmadan yerine getirilmesi hususu vergi dairesi müdürleri tarafından bizzat takip edilecektir.
Bu İç Genelge kapsamında mükellefiyet kayıtları terkin edilen mükelleflere ilişkin bilgiler Bakanlığımızca vergi daireleri itibarıyla ayrı ayrı izlenecek, alınacak raporlar ile vergi dairelerinin performansı ölçülecektir.
Bu nedenle, vergi dairelerinin terk işlemleri ile ilgili performansından vergi dairesi müdürleri doğrudan sorumlu olacaklardır.
Ben bu yazımda, Türk Ticaret Kanununa yeni ve taze bir başlangıç yapılması için faal olmayan şirketlerin kapatılması gerektiği kanaatiyle, yukarıda belirttiğim iç genelge gereğince, gerek şirket sorumlu, yetkili ve ortaklarının ve gerekse vergi dairesi müdürlerinin yapacağı çalışmaların netice vereceğini düşünüyorum. Siz ne dersiniz?
Cevdet Akçakoca
Yeminli Mali Müşavir