Bursa, 19.Haziran.2013
GEZİ OLAYLARI TÜRKİYEYİ VURUR ARKADAŞ!
Bu sütunlarda, gazetenin ilk çıktığı günden itibaren yıllardır yazarım. Ne krizler gördük, geçirdik. İnsanın yaşı ilerledikçe, tecrübesi arttıkça bazen çenesine vuruyor, benim gibi yazmaya alışkın olanların da yazılarına vuruyor.
1994 krizi ve anılar, 1997 Asya krizi, 2001 krizi ile ilgili muhtelif yazılar, motrgage krizi başladığında bize tesirinin ne olabileceği konuları, özellikle son yıllardaki Avrupadaki krizlerde, yani Yunanistan, İrlanda, İspanya, Portekiz, Polonya gibi ülkelerdeki krizlerin ise Türkiye’ye etkisinin olmayacağı veya az olacağı konusunda fikirler ileri sürmüştüm. Çok şükür bunlarda yanılmadım, veya yanılmadığımı zannediyorum.
2009 yılındaki kriz ülkeyi vurdu fakat ülkemiz, özellikle akıncı ruhuna sahip atılgan sanayici ve tüccarlarımız ve yol gösteren hükümetimiz sayesinde krizi atlatarak eskisinden daha da güçlü hale geldi. Yeni pazarlar bulundu.
Her zaman söylediğim bir laf vardır. Atlantikten Ortadoğu’ya kadar olan bölgede, (İngiltereyi saymıyorum) şu anda çalışan iki ülke var. Birisi Türkiye, diğeri Almanya. 500 yıl önce Türkiye (Osmanlı İmparatorluğu) ve Almanya (Alman_Avusturya Şarlken imparatorluğu) rekabet halinde idi. Şimdi de bu bölgede çalışan ve sanayi üretimi, turizmi ve tarımı ile yine bu iki ülke maalesef rekabet halinde idi. Almanyanın Türkiyenin AB üyeliğine karşı çıkışının ve ikide birde çeşitli dernekleri, gurupları ve istihbarat örgütleri ile Türkiyede faaliyet göstermesinin sebeplerinden biri de bu rekabet durumu diye düşünüyorum.
Avrupadaki kriz son zamanlarda sadece Türkiye ve Almanyayı etkileyemedi. Çünkü her iki ülke de gerek kuruluşları ve gerekse insanlarının çalışkanlığı ile krize karşı tedbirler alıp pazarlarını genişletiyorlar. Sonuçta dünyada karşı karşıya kalıyorlar.
Ayrıca Türkiye, dünyada bir çok konuda sözü geçer hale geldi ve önder, lider bir ülke gibi hareket etmeye başladı.
Her şey çok iyi giderken, birdenbire Taksim gezi parkı olayları ortaya çıktı ve enteresan olarak durmadı. Burada suçlu aramak istemiyorum ama, Hong Kong’tan New York’a kadar olan bölgede son iki aydır Türkiye’de böyle bir takım olayların çıkmasının beklendiği sosyal medyada konuşulan bir konu idi.
Dediğim gibi Taksim gezi olaylarının arkasındaki güçleri , siyasi yanını burada konuşmak, tartışmak istemiyorum. Beni ilgilendiren şu andaki ülkemin ticaret ve sanayiinin kan kaybetmesidir.
Türkiye neler kaybetti ve kaybediyor?
Bunları irdelemeden önce bir hatırlatmada bulunmak istiyorum. 1980 yılındaki İran İslam devrimi ve Humeyni’nin gelişi Tahran çarşısının isyanı iledir. Şu andaki İran’da ılımlı bir başkanın seçimi de Tahran çarşısının etkisi iledir. Bu yazıyı okuyanlar bu gerçeği göz önüne alıp ülkemdeki gerçeği görsünler.
Bu hafta Başbakan ve Hükümet sadece İstanbul’daki eylemlerin zararının 100 trilyon lira olduğundan bahsetti. Bu miktar Taksim , Beşiktaş, Kabataş, Şişli ve çevresindeki kırılan, yıkılan, bozulan kamu malları, belediye malları ile ilgilidir.
Ayrıca , aşağı yukarı 3 haftadır bir çok dükkan açılmamakta, açılsa da iş yapamamakta, o insanlar evine ekmek götürememektedir.
Parasını devletten alan, veya bir yerde maaşlı çalışanlar, çarşının , tüccarın, sanayicinin halinden maalesef anlamaz.
Taksim’deki oteller 3 haftadır iş yapamaz hale gelmiştir. Evvelden İstanbul’a gitmek istediğinizde karşılaştığınız en büyük handikaplardan biri otel bulamamaktı. Şimdi oteller boş.
Turistler duralamaya , gelmemeye, turizmde iptaller olmaya başladı. Gerek iç ve gerekse dış basında, çıkan isyan, savaş manzaraları, aynı zamanda sanayiciyi de vurmaktadır.
Yabancı alıcı Türkiye’nin 780.000 km2. lik bir ülke olduğunu ve bu olayların ülkenin ancak ve ancak 15-20 km2. lik bir bölgesinde olduğunu bilemez, çünkü gerek bizim basınımız ve gerekse yabancı basın olayların bütün Türkiye’de olduğunu iddia ediyor. O zaman, sanayi malı alıcısı da acaba siparişim yetişir mi diye düşünerek , Türkiye’den mal almaktan vazgeçiyor.
Eylemciler, ağalar, beyler, o grev yapacağını zanneden işçiler, memurlar, aklınızı başınıza toplayın, sonra maaşlarınızı alamayabilirsiniz.
Son Taksim gezi olaylarının ülkeye maliyeti bana göre birkaç milyar doları geçmiştir.
Bugün itibariyle bir başka tehlike daha doğduğunu gördüm.
Dün akşam, ülkede bir çok yerde, yürüyüşe, mitinge veya provokasyona devam edenler, tava tencere çalmaya çalışanlar, sıradan halkın tepkisi ile karşılaşmaya başladılar.
Bu çok daha tehlikeli bir durum.
Lütfen, çağ atlamaya çalışan ülkemize kötülük etmeyelim. Yunanistan, İspanya, Portekiz, İrlanda, Polonya krizi ülkemizi etkileyemez, ama kendi içimizde yarattığımız kriz etkiler. Bu krizi de biz, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları önleriz. Lütfen, ama lütfen herkes aklını başına toplasın.
Cevdet Akçakoca
Yeminli Mali Müşavir
Not: Aylar önce kur savaşlarından bahsetmiştik. Olayların Türkiye’den Brezilya’ya sıçraması bana kur farkı savaşlarını da düşündürtüyor. Gelişmiş ülkeler krizlerini ve ticaret açıklarını, sosyal patlamalarla bizim gibi yükselen piyasalara aktarıyor.