Bursa, 18.Temmuz.2013
YENİ GELİR VERGİSİ YASA TASARISI DEĞİŞTİRİLMELİDİR.
Gelir vergisi yasasının değişeceği hakkında bir yazı yazmıştım. Sevgili kardeşim Ali Rıza Akbulut’un çok güzel özetlediği değişiklikleri de yazımda belirtmiştim. Yine o yazıda yeni gelir vergisi yasa tasarısı ile kurumlar vergisinin ortadan kalkacağı ve gelir vergisinin içine monte edileceğini, eski uygulamalardan bazılarının kaldırılacağı, yeni uygulamalar ve düzenlemeler olacağını belirtmiştim.
Gelir vergisi yasa tasarısı, meclisin tatile girmesi sebebiyle ilerideki bir tarihe ertelendi. Bu durumda, bizlerin tam tasdik raporları gibi süreli işleri de bittiğinden, tasarıyı yeniden ve daha detaylı bir şekilde inceleme imkanı doğdu.
Bu tip yeni tasarılarda daima içimde bir şüphe ve peşin hükümle inceleme yaparım maalesef. Ama genellikle bu şüphelerimde haklı çıkarım. Nitekim yeni gelir vergisi yasa tasarısında da şüphelerim var ve bu yazımda belirteceğim bazı düzenlemeler yapılmazsa bu yasa anayasa mahkemesinden döner diyorum.
1. Yıllık beyanname verme süreleri öne çekilmiştir.
a. Gerçek kişilerin yıllık beyannameleri Şubat ayının 20 sinde verilecektir. Evraklarını zamanında temin edemeyen kişilerin muhasebecileri çok güç durumda kalacak, neticede yanlış beyanlar olacak ve olan yine mükellefe olacaktır. Bilindiği gibi dördüncü geçici vergi ortadan kaldırılmakta ve dördüncü geçici vergi beyannamesi süresi kesin beyanname süresi haline gelmektedir. Mükellefi bu kadar sıkıştırmanın ne alemi var diye sormak isterim.
b. Kurumlar ise beyannamelerini Mart ayının 20 sinde vereceklerdir. Aynı şeyleri bir daha söylemek isterim. Bu durumda, kurumlar, hesaplarını bu tarihe kadar yetiştirmek için kesinlikle ve kesinlikle muhasebe servislerini çok kaliteli elemanlarla takviye etmek zorundadır. Bu da bir başka masraf kapısıdır. Tabii kaliteli eleman bulma zorluğu da ayrı.
2. Stopaj yapılacak konular ve stopaj oranları aynı maddede belirtilmiştir. Bu maddenin anlaşılması epey zordur. Bu sebeple %15 stopaj yapılacak konularla %25 stopaj yapılacak konuların madde iki bölüme ayrılarak net şekilde belirtilmesi daha iyi olur.
3. Kira gelirlerinde götürü gider usulü değişiyor, hasılata göre
a. 26.000 TL. kira gelirine kadar %25
b. 26.000-60.000 TL. arasındaki kira gelirlerinde %15 götürü gider kabul ediliyor.
c. Yıllık 60.000 TL. dan fazla gelirlerde ise kesinlikle gerçek gider kabul edilmektedir. Bu şekildeki düzenleme sıradan mükellefleri zor duruma sokacak bir düzenlemedir. Her mükellef, kira gelirlerinin takibi için bir şekilde defter tutmak ve muhasebe ücreti vermek durumunda kalacaktır.
4. Gayrimenkul satış kazancının vergilemesi mükellef aleyhine değişmektedir. Kanunun 21. maddesindeki düzenleme aşağıda verilmiştir.
MADDE 21- (1) Ticari kazancını bilanço esasına göre tespit eden gerçek kişiler ile kurumların aktiflerindeki taşınmazlar, iştirak hisseleri, kurucu senetleri, intifa senetleri ve rüçhan haklarının satışından doğan kazançlar aşağıda belirtilen süre, oran ve şartlar çerçevesinde gelir vergisinden müstesnadır:
a) Yukarıda sayılan mal ve hakların elde tutma süresine bağlı olarak, satışından doğan kazanca uygulanacak istisna oranları aşağıdaki gibidir:
1) İki tam yıldan sonra satıştan doğan kazançlarda %40.
2) Üç tam yıldan sonra satıştan doğan kazançlarda %50.
3) Dört tam yıldan sonra satıştan doğan kazançlarda %60.
4) Beş tam yıldan sonra satıştan doğan kazançlarda %75.
Oysa halen yürürlükte olan 193 sayılı yasada 5 (beş) yıldan daha fazla süre elde bulundurulan gayrimenkullerin satışında elde edilen değer artış kazancı tamamen vergiden muaf oluyordu. Bu mükellefin aleyhine olan bir düzenlemedir, yine bu düzenleme ile ilgili olarak kazanılmış hakların geçerli olduğuna dair bir düzenleme de bulunmamaktadır. Böyle bir durumda konu anayasa ve insan hakları mahkemelerine kadar gidebilir ve yasanın iptali söz konusu olabilir.
Aynı madde kurumlar için de geçerli olup, yine geçmiş haklar dikkate alınmamıştır.
İleride sırası geldikçe , yeni gelir vergisi yasa tasarısındaki bize göre hatalı olduğunu zannettiğimiz işlemlerden bahsetmeye devam edeceğiz.
Hukuk teorisine ve kanun yapma tekniklerine uygun olmayan düzenlemeler, ileride hem mükelleflerin hem de ülkenin başına dertler çıkaracağından tasarının muhakkak ki bir daha incelenmesi ve hukuk ilkeleri göz önüne alınarak düzenlemeler yapılması şarttır.
Cevdet Akçakoca
Yeminli Mali Müşavir