Bursa,03.Nisan.2015
ANAYASA MAHKEMESİNİN KANUNİ TEMSİLCİLERLE İLGİLİ İPTAL KARARI
2008 yılında yapılan bir değişiklikle 6183 sayılı Kanunun Kanuni temsilcilerin sorumluluğu başlıklı mükerrer 35. maddesine aşağıdaki fıkralar eklenmişti.
*Amme alacağının doğduğu ve ödenmesi gerektiği zamanlarda kanuni temsilci veya teşekkülü idare edenlerin farklı şahıslar olmaları halinde bu şahıslar, amme alacağının ödenmesinden müteselsilen sorumlu tutulur.
*Kanuni temsilcilerin sorumluluklarına dair 213 sayılı Vergi Usul Kanununda yer alan hükümler, bu maddede düzenlenen sorumluluğu ortadan kaldırmaz.
Vergi Usul Kanununun 19. maddesine göre, vergi alacağı, vergi kanunlarının vergiyi bağladıkları olayın meydana gelmesi ile doğar. Vergi alacağı, mükellefler bakımından vergi borcudur ve bu borç tarh, tebliğ, tahakkuk ve tahsil aşamalarından geçen bir zaman dilimini kapsar.
Böylece bu değişiklikle , Vergi Usul Kanunun 10. ve 6183 sayılı AATUHK, mükerrer 35. maddeleri hükümlerine göre, tüzel kişilerin mal varlığından alınamayan kamu alacakları, kanuni temsilcilerin şahsi mal varlıklarından tahsil edilmekte ve kanuni temsilcilerin bu görevlerinden ayrılmış olmaları halinde bile sorumluluk devam etmekte idi.
Bir diğer deyişle özel ödeme sürelerindeki şahısların farklı kişiler olması hallerinde de bu şahısların tamamı, tüzel kişiden alınamayan kamu alacağından müşterek ve müteselsilen sorumlu olmakta ve böylece zaman içinde değişen ortak veya yöneticilerin de müteselsilen sorumlu tutularak kamu alacağın tahsilinin garanti altına alınması hedeflenmekte idi.
Yapılan tatbikat doğru veya yanlış bir çok kimsenin canının yanmasına sebep oldu.
Anayasa Mahkemesine Başvuran Danıştay Dördüncü Dairesi yasaya 2008 yılında eklenen bu fıkraların Anayasanın 2. Maddesine aykırı olduğunu ileri sürerek iptalini istemiş ve Anayasa Mahkemesi Başkanlığının 19.03.2015 tarih ve 2014/144 Esas ve 2015/29 Karar sayılı kararı ile Yüce Mahkeme, bu fıkraların iptaline karar vermiştir.
Yukarıda belirtilen ve AATUK mükerrer 35. Maddesine eklenen 5 ve 6. ıncı fıkralar ile ilgili olarak
A . Yasanın 35. İnci maddesine Eklenen 5. İnci fıkra adalet ve hakkaniyet ilkeleri karşısında, bireyin belirsiz ve güvencesiz bir biçimde kendi kusurundan kaynaklanmayan bir nedenle, başkalarının eylem ve ihmali sonucu oluşacak sorumluluğa ortak olması adalet ve hakkaniyetle bağdaşmaz gerekçesi ile,
B . Aynı maddenin 6. Incı fıkrası da 213 sayılı kanun ve 6183 sayılı kanunun amme alacaklarının tümü için takip yapılmasının , bir başka deyişle aynı maddi olaya uygulanabilmesi nedeniyle, iki ayrı kanuni düzenlemeden hangisinin uygulanacağı konusunda belirsizlik oluşturmakta olduğundan hukuk devleti ilkesi ile bağdaşmaz gerekçesi ile iptal edilmiştir.
Anayasa mahkemesinin bu iptal hükmü ile amme alacağının doğduğu ve ödendiği zamandaki şahısların farklı kişiler olması halinde müşterek ve müteselsil sorumluluk kalkmıştır. Kanuni temsilcilerin sorumluluğu maddesi hükümleri ise aynen devam etmektedir..
Kanuni Temsilcilerin Sorumluluğu Mükerrer Madde 35 de –
Tüzel kişilerle küçüklerin ve kısıtlıların, vakıflar ve cemaatler gibi tüzel kişiliği olmayan teşekküllerin mal varlığından tamamen veya kısmen tahsil edilemeyen veya tahsil edilemeyeceği anlaşılan amme alacakları, kanuni temsilcilerin ve tüzel kişiliği olmayan teşekkülü idare edenlerin şahsi mal varlıklarından bu Kanun hükümlerine göre tahsil edilir.
Bu madde hükmü, yabancı şahıs veya kurumların Türkiye’deki mümessilleri hakkında da uygulanır.
Tüzel kişilerin tasfiye haline girmiş veya tasfiye edilmiş olmaları, kanuni temsilcilerin tasfiyeye giriş tarihinden önceki zamanlara ait sorumluluklarını kaldırmaz.
Temsilciler, teşekkülü idare edenler veya mümessiller, bu madde gereğince ödedikleri tutarlar için asıl amme borçlusuna rücu edebilirler. Denmiştir.
Böylece madde hukuk ilkelerine ve anayasaya uygun hale gelmiştir.
Cevdet Akçakoca
Yeminli Mali Müşavir
Bağımsız Denetçi