Bursa;12.09.2017
Çağrı ve Hac
Benim babam Bulgaristan'da Molla Mehmetlerden, annem ise Hacıagalardandır. Eşimin ailesi de böyle bir sülaleden gelmektedir. Annem ve babam hacıdır. Babam ikinci defa , vefat etmiş olan annemin onun rüyasına girerek; onu daveti üzerine hacca gitmiş ve orada vefat ederek Cennet-ül Baki mezarlığına gömülmüştür. Yıllardır bütün arkadaşlarım bunu bilmektedir ve her hacca giden arkadaşım, senin için de dua ettik diye bana bildirimlerde bulunmakta idi. Ben ise Cumadan Cumaya, bayramdan bayrama veya aklına estiği zaman namaz kılan biriydim.
Eşim 5 vakit namaz kılar ve yıllardır da hacca veya umreye gitmek istemekte idi. Yalnız gitmesine ben izin vermiyordum. Bu yıl, artık yaşımız geçiyor, Diyanete müracaat edelim, çıkarsa çıkar, çıkmazsa artık beraber Umreye gideriz deyince kaydolduk. Çekilişi sabaha kadar bekledik. Maalesef asıl listede çıkmadık, yedeklerde idik. A1 sınıfı otel için kaydolmuştuk. Bu arada bir çok özel şirketler hacca gitmek için imkanlar sunuyorlardı. Biz kimsenin hakkını almak niyetinde olmadığımız için bu tekliflerle hiç ilgilenmedik.
A1 sınıfı otellere tam olarak talip çıkmadığını, son anda çağırılabileceğimizi ise yaşayanlardan biliyordum. Bu sebeple bir gün diyanete uğradım ve A1 sınıfı otellere talip çıkmadığı takdirde son gün dahi olsa kabul edeceğimi söyledim ve hiçbir haber çıkmayınca biz, hacdan umudumuzu kestik.
1.Ağustos günü tatile Datça'ya gittik. Tatil bitti. Sağda solda biraz kaldık. 17.Ağustos.2017 günü Datça'dan dönüşte, akşam saat 7 sıralarında Bursa'ya yaklaşırken telefonum çaldı. Genç bir adam: Diyanetten arıyorum, siz hala A1 sınıfı haccı kabul ediyor musunuz dedi. Elim ayağım dolandı. Tabii , derhal dedim. Bu arada eşim de duyuyor ve inanamıyorduk. Biz, tatilden dönüyoruz kısa pantalonlu ve atletliyim dedim. Olsun, öylece geliniz, hemen derhal geliniz, muameleleri tamamlayalım dediler. Hala inanamıyordum.
Hanımı araba ile eve bıraktım, Saat 8 sıralarında Müftülüğe kısa pantalonlu ve atletli olarak gittim. İnanamıyordum hala. Beni Hac ve Umre Müdürü Alaattin bey ve yardımcısı Şaban bey karşıladılar. Kalan kontenjanı belirttiler. Kabul ettiğimi bildirince gereken muameleleri yaptılar. Ertesi sabah yani 18.Ağustos.2017 günü pasaportları Müftülüğe teslim ettik. Cuma namazından sonra karı-koca Diyanetin hac bilgilendirme toplantısına katıldık. Cumartesi ve Pazar günü Diyanetin verdiği malzemelerle, bizim gerekli olacağını düşündüğümüz malzeme ve alat, edevatı satın aldık. Pazartesi günü gelen bir mesajla Salı gece 24 de Bursa otogarından hareket edeceğimiz, sabah 08,20 de ise İstanbul Atatürk Havalimanından Medine'ye gideceğimiz belirtildi.
Apar topar 3-4 gün içinde biz Medine'de olduk. Peygamberimizin yaşadığı topraklara yüz sürdük. Babamızın mezarını ziyaret edebildik. Kutsal toprakların kutsal havasını solumaya başladık. Bu arada dünyanın her yerinden gelen hacılarla tanışmaya başladık. Beraber namaza durduk, selamlaştık.
26.Ağustos günü Medine'den Mekke'ye geldik. Otele yerleştik. Dev gibi otellerin arasındaki Kabe'ye giderek umre ve Say yaptık. İhramlardan çıktık. Daha sonra gerekli olan Arafat'a, Müzdelife'ye gidip Vakfeye durduk. Taş topladık. Mina'da 3 gün üst üste şeytan taşladık. Haccın farzlarını yerine getirmeye çalıştık. Enteresandır ki, bizim haccımız Cuma gününe rastladı ve HACCI EKBER de yapmış olduk. Yıllarca biz müracaat etmedik. İlk müracaatımızda bu şekilde bir Hac yapmak mümkün oldu. Bir çok arkadaşım, Allah sana çağrı gönderdi diyor. Ben de bu çağrı sözünü kabul ediyorum. Yüce Allah'ın çağrısını ileten, üstelik Haccı ekber yapmamıza sebep olan Hac işleri müdürü Alaattin beye ve yardımcısı Şaban beye sonsuz teşekkürlerimi sunarken Yüce Allahıma da şükürler ediyorum.
Hacla ilgili birkaç şey daha yazmak zorunda
hissediyorum kendimi.
1. En az 2 milyon kişi, otellerin dışında Mekke'de sokaklarda yatıyor. Buna bakınca Türkiye Diyanet İşleri Başkanlığının yaptığı hizmetler, çalışmalar bütün dünyaya örnek olacak güzellikte.
2. Diyanetin kafile görevlileri, muhtelif illerin ilçelerin müftüleri, din görevlileri. Tabii bu insanlar dini konudaki her türlü sorununuzu çözüyorlar, her türlü bilgiyi verebiliyorlar. Ancak, haccın planlaması veya diğer bir deyişle turistik olarak konuyu ele alırsak pek yeterli olamıyorlar. Bu sebeple Diyanet işleri Başkanlığının kesinlikle ya elemanlarını Turizm kurslarına göndermesi gerekir veya turizm işletmelerinden yardım alması daha uygun olacaktır.
3. Hanım din görevlilerinin bir çok konuda gençliklerinden olsa gerek pek yeterli olmadığı kanaati doğdu bizde. Hanım din görevlileri biraz daha fazla eğitilmeli.
4. Otellerdeki doktorların 2-3 veya 4 saat değil çok daha uzun saatlerde hizmet vermesi gerekiyor. İnsanlar soğuk, sıcak farkı ve klimalar ile soğuk sulardan çok çabuk hastalanıyorlar.
5. Hac ve dualar ile ilgili 5 tane açıklayıcı kitap verildi. Bu kitaplar güzel olmasına rağmen bana göre üzerinde biraz daha çalışılsa daha iyi olur.
a. Bir tanesi, baştan itibaren haccı resim veya karikatürlerle baştan sona anlatmalı
b. Bir tanesi her bir mekanda okunacak duaları ayrı ayrı ve nerede okunacağını belirtecek şekilde olmalı.
c. Bir tanesi kutsal mekanları ve ziyaret mekanlarını ayrı ayrı ve sırasıyla tanıtmalı.
Son olarak, görüştüğüm dünyanın çeşitli ülkelerinden hacılar Türk ve Türkiye sözünü duyunca, büyük ülke, büyük lider diyorlar. Bize hayran olduklarını anlatıyorlar ve gözleri parlıyor. Satıcılar Türklere özel indirim yapıyorlar. İnanır mısınız, satıcılar Türk olduğunuzu duyunca Türk liranıza en az %5 veya 10 daha fazla riyal veriyorlar.
Suudi polisi ve gümrükçülerinin bile biz Türklere çok iyi muamele ettiklerini gördüğümde inanamadım. Yüzü gülümseyen genç görevlilerdi.
Ben çağrıya uydum, Hac vazifemi yerine getirdim, inananların da çağrılmasını ve hac vazifelerini yerine getirmesini dilerim.
Saygılarımla,
Yeminli Mali Müşavir
Cevdet Akçakoca