Muhasebe hileleri konusunu içeren anılarımıza devam edelim. Bu anıları okurken, olayları bir olay veya vak’a olarak düşünmenizi rica edeceğim. Vak’anın çözümü o zamanki şartlarda olmuştur. Kimi zaman tamamen kayıtlardan çıkarılarak, kimi zaman ters kayıt yapılarak, kimi zaman da hiçbir şey yapılmayarak çözümlenmiştir.
Bu gün için bu hilelerin yapılması da çözümü de daha güçtür.
Neden derseniz?
Bugün Maliye teşkilatımız artık elektronik fatura, elektronik defter, e-tebligat gibi çalışmalarla dijital hale gelmiştir.
Bugün, hile yapılan faturalar daha baştan yakalanabilmektedir, yakalanmıyorsa faturayı kayıtlardan silip imha edemezsiniz. Zira artık kayıtlarınıza iz bırakmıştır. O zaman sehven yapılan kayıt diye ters bir kayıt atarak konuyu çözmeye çalışacaksınız. Şansınıza!
1980 li yıllarda çalıştığım firma kumaş imal edip satıyordu. Bazı firmalara veya bankalara Peşin satışta %30 vadeli satışta %25 gibi bir indirimle ve taksitli satış yapıyor ve bunun için de o banka veya firmaların elemanlarına belli bir limitte taksitli alışveriş imkanı tanıyordu. Mesela 50.000 liralık kumaşı %25 indirimle ve 6 ay vade ile alabilirsiniz eğer elinizde indirim kartınız varsa.
O zamanki imkanlarda, bu kartlar da bir veya birkaç kişinin tuttuğu kalamozalarda takip ediliyordu.
Tabii kendi şirketimizin elemanları da aynı şartlarla alış veriş yapma hakkına sahipti. Şirketimizin kendi elemanlarının alışverişlerini özel olarak takip etmiyorduk.
Şubelerimizden birinde, banka personeli adına devamlı peşin %30 indirimli satışlar arttı. Bu dikkat çeken bir durumdu. Halbuki önceki senelerde bu şubemiz çoğu zaman vadeli satışlar yapıyordu, az bir miktar peşin satışlarda bulunuyordu. Acaba ne oluyor diye yakın takibe aldık.
Ne bulduğumuza, nelerle karşılaştığımıza inanamazsınız.
Muhasebe ve işletme hileleri çoğu zaman tek başına yapılmaz. Genellikle bir ekiple, bugünkü tabirle çete kurarak yapılır.
O şubemiz müdürü ve satış elemanları, kendi aralarında anlaşmışlar. Yıllardır gelen banka müşterilerinin isimlerini, sicil numaralarını vs. biliyorlar. Anlaşmalı firma veya bankalar dışında bir alıcı geldiğinde, fiş veya fatura vermiyorlar veya size özel %5-10 iskonto yapalım diyorlar. Alıcı da yani bizim insanımız da fiş pazarlığına bayılır biliyorsunuz.
Sorarsanız devletini herkes sever ama %5-10 gibi bir meblağ için de devletini hemen satarlar. Neyse işlem peşin yapılıyor. Anlaşmalı kurumlardan birindeki personel ismine kaydediliyor ve tabii devamlı %30 gibi bir indirim yapıldığı için bu şubemiz, zarar etmeye başlıyor.
Ayrıca, kalamozalarımızı incelediğimizde, bazı kurum ve banka personelinin limitin çok üstünde indirimli kumaş aldığını tesbit ettik.
Daha yakından inceleyip personeli sorguya çektiğimizde, o şubenin elemanlarının kendi aralarında anlaşıp indirim kuponları üzerinden kendilerine ek gelir sağladıklarını anladık.
O günler için bunun tesbiti uzun çalışmaları gerektiriyordu. Bugün bilgisayarlar ve yazılım programları sayesinde bu tip hareketlerin yakalanması daha kolaydır.
Kötü niyetlileri yakaladık, sonra ne yaptık dersiniz./
Biliyorsunuz, Türkiyede iş kanunu var ama aslında o iş kanunu tamamen işçi lehine olan bir kanundur.
Şube personelini sessiz sedasız işten çıkardık, kıdem ve ihbar tazminatlarını da verdik. Böyle bir şubeye hele böyle bir olayla karşılaştıktan sonra eleman bulup çalıştırma zorluğundan dolayı da şubeyi kapatmak zorunda kaldık.
Benzer bir hileden de kısaca bahsedeyim.
Yine mağazadan kredi kartı ile satış yapılıyor, bu defa mağaza müdürü peşin yapılan bir satışı kendi kredi kartından işleme sokarak istediği zaman mağazanın nakit satış paralarını cebine indiriyordu, bunu da yine mağaza müdürünü yakın takibe alarak yakalayabildik.
Sonuç olarak, şunu söylemek isterim. Profesyoneller namuslu olmalı, namuslu olmak özel bir erdem değildir. Herkes namuslu ve erdemli olmalı, ama maalesef Türkiye globalleşince mi oldu diye düşünüyorum, herkes köşe dönmeyi düşünür oldu. Bunlar hoş şeyler değil