Yeminli Mali Müşavirliğe ilk başladığım yıllarda. İdi. Bir takım firmalarla çalışmaya başladım. Özellikle tekstil firmaları beni çok iyi tanıyorlar ve tercih ediyorlardı.
Mesleğimi çok sevdiğim için tekstil konusunda yıllar süren çalışmalardan sonra
bazı konularda hemen hemen bir tekstil mühendisine yakın bilgi seviyesine ulaşmıştım veya ben öyle sanıyordum.
Halen, herhangi bir tekstil firmasına girdiğimde, önce durur, şööööyle bir bakar ve derin derin nefes alarak o tekstil kokusunu içime çekerim. Tabii, sun’i ve sentetik tekstilin tekstil elyaflarının ve dokunmakta olan, aprelenmekte olan veya dinlendirilmekte olan kumaşların kendisine has bir kokusu vardır. Bunu bilenler bilir. Yeminli Mali Müşavirliğe başladığım o yıllarda, tekstil mesleği ile ilgim ve bilgim dolayısıyla, daha da iyi idim. Firmanın tanıtım gezisi esnasında ne makineleri olduğunu ve kapasitesini bile hesaplayabiliyordum.
O zamanlar, tanınmış bir tekstil firmasına danışmanlık yapmaya başlamıştım. Firmanın patronu 70 li yaşlarını geçmiş ve yavaş yavaş işlerden uzaklaşan muhterem bir kişi idi. Çocukları da yurt dışında tahsil yapmış, çok kültürlü birkaç lisan bilen çocuklardı ve işletmenin başında idiler. İşletme tam benim istediğim gibi, gördüğüm kadarı ile üretiminin %80 ini de ihraç eden modern, devamlı yatırım yapıp büyüyen bir işletme. Danışmanlık yapmaktan bile gurur duyuyorum.
Ancak , bir acayiplik var. Benim bilgilerime göre, bu işletmenin 10 birim üretmesi gerekiyor, oysa muhasebe kayıtlarında 2 birim üretim gözüküyor.
Sonunda dayanamadım. İşletmenin başındaki genç, kültürlü, çalışkan, atak çocuklarla konuştum. Böyle böyle de böyle. Ama sonuç böyle dedim.
Güldüler, Cevdet bey doğru tesbit etmişsiniz. Biz hakikaten 10 üretiyoruz ve 9 unu da ihraç ediyoruz ama bunun 8 ini Laleli piyasasına veriyoruz. Yani kayıt dışı satıyoruz dediler. Peki ama, bu nasıl oluyor diye sordum.
Muhasebeciler sık sık değişiyordu ve muhasebe çalışanları da gerek ücretlerinden ve gerekse çalışma şartlarından hiç memnun değildi. Kendilerine bilgi gelmediğinden şikayet ediyorlardı.
Genç patronlar, işletme ve muhasebe konularında da iyi bir tahsil yapmışlardı. Kayıt dışı satışları, kayıt dışı alışlarla ve çok dikkatle bizzat kendileri takip ediyorlar, bu konudaki bilgileri muhasebeye vermiyorlardı.
O yıllarda Lalelinin zirveye ulaştığı yıllardı. İşletme de kazandığı parayı koyacak yer bulamıyordu.
Cevdet bey, bir gidin de Laleliyi görün dediler.
Ben de, üstelik eşimi de yanıma alarak İstanbul’un yolunu tuttum. Akşam saat 8 den sonra eşimle birlikte Laleli’yi dolaşmaya başladık. Sabaha kadar gezdik. Laleli’deki dükkan sahipleri bizi Yunanlı, Bulgar veya Rus zannediyorlardı. Türk olduğumuzu söyleyince şaşırıyorlardı. Geceleri buraya Türkler gelmez. Dünyanın çeşitli ülkelerinden alıcılar gelir ve biz Laleli’de sabaha kadar çalışırız diyorlardı.
Laleli gerçeğini orada gördüm. Düşünün o yıllarda Türkiye’nin ihracatı henüz 15 milyar dolardan 35 milyar dolarlara doğru gidiyor ve gördüğümüz kadarı ile Laleli kayıtdışı olarak en az 5 milyar dolardan fazla iş yapıyordu.
Hani şimdi görüyoruz, Merkez Bankasının açıklamalarında, net hata ve noksan dolarlar oralardan çıkıyor ve hala da bu net hata ve noksan çok büyük rakamlarda.
Sonuç olarak Laleli’yi gittik gördük. Ne kadar büyük potansiyeli olduğunun farkına vardık. Laleli, Merter, Trabzon, Şişli, bir çok sınır illeri yıllarca kayıtdışı üretimi kayıt dışı sattılar. Bir çok ticaret ve sanayi erbabı kayıt dışı paralar kazandılar ve yine bir çok işletmeler, fabrikalar tesisler kuruldu. Bu konuda söyleyecek bir şey yok. Yıllar sonra devlet ve bürokrasi nihayet Laleli ve diğer kayıtdışı satış bölgelerinin farkına vardı. Bunları yok edecek tedbirler aldı. Ama bu tedbirler, orada yapılan satışları en az %50 düşürdü. Ne diyelim.
Biz gelelim firmamıza.
Laleli gezisinden sonra, şapkamı önüme koydum. Bu firmanın iyi tarafları ile kötü taraflarını yan yana koydum. Bir de benim prensiplerimi yanlarına koydum.
Çok sevdiğim bu genç işletme sahiplerine onlarla çalışamayacağımı söyledim. Çok ama çok kızdılar. Uzun bir müddet benimle görüşmediler.
Ama ben yaptığımdan memnunum. Onlar da memnun. Çünkü, firmaları hala çalışıyor ve çok ama çok büyüdü. Gençler var güçleri ile bilgilerini değerlendiriyorlar ve kazandıklarının tamamını yatırıma döndürüyorlar.
Cevdet Akçakoca
Bağımsız Denetçi
Yeminli Mali Müşavir
NOT:
Değerli okurlarım, gazetemizin bu sayısı ile birlikte
Ekohaber 24. Üncü yılını kutluyor. Kurulduğu günden
Bugüne kadar Ekohaber’in patronu ve çalışanlarının
Çırpınmalarını, başarı için her gün bir yenilik peşinde
Koşmalarını gördüm. İçinde Yaşadım. Ben de Ekohaberle
Birlikte yazın konusunda bir yerlere geldim zannediyorum.
Ekohaber ailesine nice uzun yıllar, önderlik ve başarılarının
Devamını diliyorum.