DPT de asansörle düşüş
Bu hafta çok enteresan bir konuyu paylaşıyorum.
Daha önceki yazılarımda da belirttiğim gibi, meslek hayatımda, muhasebeden, yatırıma, ithalattan ihracata, pazarlamaya, şirket kurmaya vs. vs. her konuya girmiş oldum. Doğru mu yanlış mı ? Bilemem. Ama yaşadıklarım ve bir çok bilgi birikimi oldu.
1980 li yıllar. Çalıştığım firma bir bankanın iştiraki ve ben muhasebe müdürü adı altında çalışıyorum. Firmanın genel müdürü, ABD de tekstil tahsili yapmış, benim gibi Sümerbank’ta çalışmış, konusunda ülke çapında tanınmış bir adam. Bana göre süper zeka, yalnız bir eksiği var. Allaha şükür beş vakit, sarhoş. Ama buna rağmen hakikaten süper zeka. Çalışkan, insan ilişkilerinde süper ve meslekte de süper.
Firmada çalışmaya başladım. Firma 1925 lerde kurulmuş Türkiye’nin ilk yüz firması arasında. Ama makineler eskimiş, yenilenme şart ve o kaliteli üretim, her an durabilir. Genel Müdürüm, gel bakalım Cevdet, bu firmayı adam edeceğiz, geri düşürmeyeceğiz, daima ileri, Var mısın ? Dedi. Benim de arayıp bulamadığım şey bu.
El birliği ile bir fizibilite raporu yaptık. Bu rapor, DPT tarafından, sektöründe yıllarca örnek rapor olarak kabul edildi.
1980 li yıllar aynı zamanda enflasyonun azmaya başladığı yıllar. Dolayısıyla teşvik belgesinin sık sık revize edilmesi gerekiyor. Bu sebeple ikide birde teşvik belgesinin yerli veya yabancı listelerinin revizesi (yani yeniden düzenlenmesi ) gerekiyor.
Yeniden yeniden yeniden, uğraşmayalım diye bazan revizeleri son ana bırakıyoruz. Bir seferinde, makineler gümrüğe gelmek üzere ve biz revize için müracaat etmişiz. Ama Devlet Planlama Teşkilatından tık yok. Ne yapacağız? DPT ile gidip karşılıklı görüşelim ve gerekli belgeyi elden alalım dedik. E, kim gidecek. Tabii ben.
O günkü Devlet Planlama müsteşarı yanılmıyorsam İmdat Akmermer. Ona biz, firma olarak rahatça ulaşabiliyoruz. Telefon ettik, kendisini ziyaret etme ve bir problemimizi dile getirmemiz için randevu aldım.
Ertesi gün saat 09,00 da Ankara’da Devlet Planlama Teşkilatının Necatibey caddesindeki binasının önündeyim.
Kapıda şirket arabası bekliyor. Siyah takım elbiseliyim ve elimde siyah bond çanta. DPT kapısından girdim. Asansöre yöneldim. Gideceğim yer altıncı katta. Asansörün kapısını açtım, girdim ve düğmeye bastım.
Asansör altıncı kata geldi ama bir şeyler oldu, birden son hızla aşağı doğru gitmeye başladı. Asansörde de tek başımayım. Eyvah, gidiyoruz, uçmağa varıyoruz derken, bir yerlerde okuduğum şeyler aklıma geldi ve asansörün içinde zıplamaya başladım. Bu zıplama sayesinde asansör yere çakıldığında ya kesin öleceğim veya %95 ihtimalle kurtulacağım. Asansör düştüğünde eğer havada isem kurtulacağım yani.
Asansör, büyük bir gürültü ile birinci kata çakıldı. Bu yazıları yazdığıma göre, anladığınız gibi ben o sırada havada idim ve asansör çakıldıktan sonra ben de zemine ayak bastım. Biraz belim ağrıdı. Bekledim. Dışarıda gürültüler, bütün DPT dışarıda ve asansörün kapısını açtılar.
-Bir daha sağlam asansör yapın veya asansör bakımlarını zamanında yaptırın beyler, şimdi altı katı yayan çıkacağım sizin yüzünüzden dedim ve yürümeye başladım. Oradaki insanların yüzündeki ifadeyi tahmin edebiliyor musunuz?
Neyse altıncı katta İmdat bey de gürültüden ne olduğunu öğrenmiş kapısında duruyor. Kendisine İmdat bey, İmdat İmdat, dedim ve gülerek yanına geldim. Adamcağız da bana bakıyor ve inanamıyor. Neyse işimiz hemen halledildi. Gerekli belge ve izinleri aldım ve hemen bir saat sonra Bursa’ya doğru yola çıktım.
Bir musibetten bin nasihat doğarmış. İyilikler doğarmış. Bunu yaşadım. O andan itibaren Devlet Planlama Teşkilatında yıllarca yaptığım fizibilite raporları veya müracaatlarım anında yerine getirildi.
Yeminli Mali Müşavir iken bir ara Bursa’ya tekstil yatırım teşviklerinde büyük zorluklar çıkarılıyordu. Şu anda, konusunda dünyanın en büyüklerinden olan bir fabrikaya uzun mücadelelerden sonra o dönemde bile yatırım izni alabilmiştik.
Özellikle, haklı olduğum konularda teşkilat mensupları beni daima dinlediler ve çözüm ürettiler.
Arkadaşlar, okurlar, unutmayın, asansör düşmeye başlarsa hafif hafif zıpladığınız takdirde hayatta kalma şansınız %95 dir. (Yüzde doksanbeştir.-Bu da yaşanmış bir uzmanlık konusu diyelim)